8.10.10

bazen de yeni birini tanımak için yeniden çaba sarfetme düşüncesinin zorluğu..
tam herşeyini öğrenmişken hemde.
şimdi suratın şu hali aldı eminim diyebilicek kadar.
bunu dedikten sonraysa biraz.. ürkmek sanırım.
herşeyi bilirmiş gibi hissedip belkide yenilik iyidir düşüncesine inandırmak kendini.
bi yandan da kendini baştan anlatmak tabi..

4.10.10

telefonda konuşurken çok fazla canım benim diyosun.
yavşak.


aaoouuğğ canım benim

2.9.10

portofinoya gidersem sıçtın. evet.

1.9.10

yalan söyledim. arkandan salak dediğim oluyo. denir yani.
şimdide öküz diyorum mesela.


eğer.. her gece yatmadan önce bu şarkıyı dinlersem "aşkını yerim olm ehueheue aşk evet evet" demeye başlayıp eski halime dönebilirim.

belkide dönemem.

31.8.10

hani bi yerde

sevgilisinin, bi' kaç yıl önceki, haala aşık, unutamamış eski kız arkadaşı için üzülen biri varsa..

ben seni çok iyi anlıyorum.


oturup kahve falan içip ne kadar sorunlu olduğumuzdan bahsedebiliriz..
ya da bunu yapmayız.

böyle şeyler.

30.8.10

hani regl olduğunda.. karnında ya da bazen kasıklarında dayanılmaz bi ağrı olur.
biri gelsin ve tüm yumurtalıklarını alsın istersin..
sırf acın geçsin diye..
vazgeçersin işte.

o acıyı kalbinde taşıyan insanlar var bide.

1.8.10

www.formspring.me/Morelllo

hı hı evet.

7.7.10

bitmiyo.

6.7.10

Aşk bitti, aşk aptallıktı.

30.6.10

mutsuz olduğumu bilmek ama bu tam anlamıyla hissedememek beni daha da daralttı.

ilgisizliğin ve herşeye tek taraflı bakman.. beni SİNİR ediyo.
planladığım herşeyi bozuyosun. hevesim kaçıyo. hadi süpriz yapıyım diycek isteğim kalmadı artık.


yüzüne bakıp çok mutsuzum demek ve ardından aklımdan geçen binbeşyüzdoksan cümleyi sıralamak sonrada gitmek istiyorum.

bazen sensizkende aynı mutsuzlukta olucağımı düşünüyorum.
sensizliği kesinlikle istemesemde seni çok çabuk gözden çıkarıyorum.

ya da gitmek yerine yorgunluğumu belli eden bi iç çekişle yüzümü düşürmek çok ama çok hüzünlü görünmek istiyorum. beni deli gibi tüm varlığınla teselli et istiyorum.

dışlama beni.
kendi çapında hareketlere giriştiğin her gün ben biraz gidiyorum. üzülerek.
üzme beni.
söylediklerin doğruysa sen daha çok üzülürsün.
sana bişey söylediğimde beni dinle. beni kendinden uzaklaştırma.


şu anda yanında olmak istediğim en son şeylerden biri.
kötü tabi. ne sandın.

23.6.10

sevgili felicia,
şu anda senin lanet bi aptal olduğunu düşünüyorum.
her yaptığın şeyi bana haber vermen ? komik görünüyosun ve farkında bile değilsin.
bide sesin çok çirkin.

14.6.10

hani bi şurup olsa. içsen ve o an düşündüğün şeyi unutsan. üzülmesen daha da.

mavi olsun.

13.6.10

Pazartesi.

uyan. erken.
bi yarım saat hiç konuşmadan, hiç dinlemeden otur.
nefes al ve kalk.
kararlı ol.
güzel ol.
evden çık.
onunla buluş.
kararlı ol.
yüzüne bak. yüzünü incele.
söylemek istediklerini sor.
dinle ve anla ne demek istediğini.
kararlı ol.
sana baktığında üzüldüğünü belli et.
üzüntü gözlerine taşınırsa başka şeyler düşün.
olmadığını söyle.
nedenleri açıkla.
yüzüne bak.
elini tutmak isteme.
kararlı ol.
sessizce yürüyün.
biraz takıl dışarda.
eve dön.
bavulunu hazırla.
son gece bu onun için üzüldüğün.

12.6.10

sevgili sevgilim,

evet seni çok özlemiştim. sana gel dedim ama kibarca beni reddettin. ve bi yerlerde nane kokusu vardı. gelemediğinden değil, gelmek istemediğinden. gerçekten özlemiştim. bunu sende söyledin, evet biliyorum.
ama gelmek istemedin işte. hafif bi nane kokusu vardı.
ben bi süre sonra seni unutup özlediğimi hatırladım sadece..
çok eğlendik.. çok eğleniyoduk..
birini gördüm. nereli olduğunu şimdi hatırlamıyorum o an da çok karışık gelmişti zaten. yüzümün güzel olduğunu söyledi. yüzümün tatlı olduğunu söylemiştin. kalabalıktık ve o vardı. konuştular. bar kapandı ve dışarı çıktık. tek yaptığım onun adını söylediklerini duymaktı. sonra geldi. diğerleri ilerledi ve 3 kişi kaldık. konuştuk. güzel bi nane kokusu. konuştuk. gel dedi. seni özlemiştim. ben gelmek istemiyorum demedim. keskin bi nane kokusu. seni gerçekten çok özlemiştim. sonra ikimizde nane kokuyoduk ve üçümüzde.

özlem gidermek güzel şey.
ve ben şimdi tüm bunları hafızamdaki güzel bi noktaya bırakıp arkamı dönücem. hayır, anlık bişeydi diye yalan söyleyemem. anlık değildi, uzundu. sadece haddinden uzun değildi. gel dediğinde gelmem dediğimiz nokta sabitti. senin gelmem demen gibi. biraz ama. çok değil.
kendini çok özletme.

sevgilin.

29.5.10

-ee, peki adı ne?

-adı mı.. bilmem. ben sevgilim diyorum.

23.5.10

ve sen gece mi gündüz mü sorusuna bile cevap veremezken başkalaştırdığım adam bana şiirler fısıldadı az önce..
sesinde, nefesinde özgürlükle birlikte..

bide
sıcaklığında rüzgar vardı.
bilirsin, karşı koyamadım.
sende karşı koyamazdın
ama bahsettiğimiz birazda bu değil mi zaten..

20.4.10

aynı sohbete atılan farklı kahkahalar çarptı kadehlere.
birbirlerini bulan kaçamak bakışlar selamlaştılar yanakların üzerindeki kırmızıda.
oturduğu yerden etrafını izledi kız. tanıdık ve ya tanınmaya değer yüzler aradı.
adamsa çoktan bulmuştu notalarda kaybetmek istediği kızı.
yavaşça ilerledi havanın bedenleri sıyırıp geçtiği salonda.
bilindik bir şarkı vardı adamın kıza uzattığı elinde.





madeleine peyroux - dance me to the end of love.

9.4.10

foto.





je veux t'aimer - georges moustaki

24.3.10

evde parfüm kokusu değilde..
"yeni yapılmış kek" kokusu güzeldir. evet.
mesela öyle bi şarkı varki
siz onu söylemeye başladığınız anda
ben şimdiki hayatıma ait olan sevgileri silip
yanınıza geri "dönerim".

ama illa kendi şarkımı yazdım onu dinleticem diyosanız
o sizin biliceğiniz şey :)

21.3.10

you know.. sometimes words have two meanings





stairway to heaven

16.3.10

üzdün beni çocuk..

9.3.10

nasılsın yerine naber dememin tek sebebi
o gün
bana gerçekten nasıl olduğumu soran tek insan olduğun için seni seviyorum demendi
biliyodum ordaki "için" kelimesinin "sadece o yüzden" olmadığını
ama yinede bişeyi bi kere düşünürsün ya
işte öyleydi.

yani artık seni düşünmediğimden değildi.

7.3.10

bana yine şarkı söylesen ya..
elimi çeneme dayayıp sana baksam. bi süre sonra ne kadar güzel olduğunu düşünürken hiçbişeyi duymasam..
bileğimden tutsan yine.
gözlerimde kendini görsen. gözlerinde kendimi görsem.

bana yine bişeyler anlatıyo olsan
tamamen farklı şeylerle hikayeni bölsem ben yine.
gülerken sen, elini tutsam..

sigaranı yakarken gözlerinin şaşı olmasına gülsem ben
siyah beyaz olsa birazda herşey o an..

sonra
sigara dumanından yaşaran gözlerini kısmanı izlesem.. yüzünü buruşturmanı.
yanağına dokunduğumda gülümsesen bana hafifçe yana eğilip.
hafifçe ama çok değil.. herzamanki gibi..

2.3.10

hiç bişeyi anlamadan çıkışlar yapıp sonra özür bile dilemeden herşeyin düzelebileceğini sanıyosun ya

işte ben bu sefer sana hiç de öyle olmadığını göstericem.
evet.

26.2.10

Bir sen varmışsın ve biri istiyor seni
Karanlıkmışsın onun uçları kırık saçları gibi..




dileğini tutmuş sayar sonsuzdan geri
yanarken yanakları üşürmüş elleri
ah dönebilsen bakabilsen geri
unutmuştun hatırlarsın belki ismini


yağmurlar yağdığında biri geçerken yanından ellerine tutunur..
yağmurlar durduğunda
biri kaybolur aniden bilerek unutulur..

23.2.10




şimdi onlar .. yeniden benimleler..
tıpkı eskiden olduğu gibi olabiliriz diyolar.
bende bunu istiyorum.. biliyorum..
ama nedense telefona boş boş bakıp msjı silmekten başka bişey yapmıyorum.






just like the train i gotta catch,
just like that song i can't finish
it's the mistake i won't regret...



bilirsin işte.

19.2.10

sunshine, on my shoulders - makes me happy
sunshine, in my eyes - can make me cry
sunshine, on the water - looks so lovely
sunshine, almost always - makes me high

if i had a day that i could give you
i'd give to you a day just like today
if i had a song that i could sing for you
i'd sing a song to make you feel this way

sunshine, on my shoulders - makes me happy
sunshine, in my eyes - can make me cry
sunshine, on the water - looks so lovely
sunshine, almost always - makes me high

if i had a tale that i could tell you
i'd tell a tale sure to make you smile
if i had a wish that i could wish for you
i'd make a wish for sunshine all the while

sunshine, on my shoulders - makes me happy
sunshine, in my eyes - can make me cry
sunshine, on the water - looks so lovely
sunshine, almost always - makes me high

sunshine almost al the times makes me high
sunshine, almost always

18.2.10

sen bana "hope never dies.. dont give up" gibi şeyler söylüyosun tamam
gülüyoruz eğleniyoruz "evet evet" diyorum sana samimiyetle ama o sol üst köşedekifotoğrafın bi parçasında bi şarkı var işte..

"bazen.. ne yaparsan yap.. olmuyor bazen.."

sesi sonuna kadar açıp dinliyorum işte ben o şarkının o sözünü..
biri bana kafamdan geçen tüm bu şeylerden korkmam gerektiğini söyledi.
dürüst olmalısın ona karşı dedi. ondan değil kendinden korkmalısın çünkü her ne kadar itiraf edemesende güldüğün, eğlendiğin o kişiye yarın mutluluk vericeksin dedi. bundan emin misin diye sormasaydı, eğer bu düşüncenin yankılanmasına sebep olmasaydı evet der geçerdim. ama o bana sen bir şey inşa ettin ve şimdi karşısına geçip onun yıkılmasını izlemek istiyosun, bundan gerçekten korkmalısın dedi.

kızmadan sinirlenmeden önce bi dönüp izle kendini ve gör ne kadar haksız olduğunu dedi birisi bana. her konuştuğum erkeği kıskanıcak mısın diye bağırmadan önce bi düşünmeliymişim..
bide o sevdiğim çok başka bi ses var ki söylemelisin ben yanlış bişey yapmıyorum demelisin kendini savunmalısın haklısın diye mırıldandı..
sanki ben j. için çok iyi görünüyo o işte dedim!
sanki ben j. i çok beğendim!
sanki ben j. "o" kişi dedim!
gibi tepkiler verdiğim bi an vardı.
evet bende bunları düşündüm ve güldüm yazarken dedi o sevdiğim ses.

bu iki konunun bi yerlerde bi bağlantısı var ama bunu ben bile bilmiyorum aslında.

17.2.10

birden bire aşık olmak! hemde sevmeye söz verdiğim başka biri olmasına rağmen..

j.

6.2.10


evet ama.. ASLA bilemezsin ki gözlerini kapattığında seni kim yaptığını..
tahmin edemezsin gerçekten kiminle olduğunu.
o gözlerini kapattığında..evet


dedi bana ses.

14.1.10

:)

bi yazdıklarımı okudumda..

büyüdüm sanıyodum ben?

evet.
sanırım sırf bu bunalmışlık yüzünden kendimi çelişkilere yöneltiyorum.
çünkü normalde bi insandan hoşlanıyo muyum ona sinir mi oluyorum embesil mi olduğunu düşünüyorum anlarım ben. ben kendini bilmeye yakın bi insanım. yada öyleydim!

ben çok konuşmadığım(!) için, karşımdaki konuşkan olsun isterim.
ama işte çok konuşuyo of diyosam ve aslında bunun rahatlatıcı olduğunu düşünüyosam bi tuhaflık vardır sanki.

yanındayken..
bilememek işte..

uzaklaştığımda daha bi hoşlanıyomuşum gibi geliyo. ama ondan bahsetmek istediğimde aklıma gelen şeyler hep olumsuz yönde ve susuyorum. bide susamak var mesela. ben diğerinden bahsettim.

aslında kesin olan bişey var mesela. benim ego manyağı olduğum. ilgi açı olduğum. hep daha fazla! saplantılıyım çünkü ben. yaa tabi. bide tuhafım ki kalabalık bi ortamda odak noktası olmaktan ölesiye kaçtığım olur. sadece içten içe en çok ben seviliyim istiyorum ben bence. öyle bi ilgilenmek sanırım bahsettiğim.
bi yandan da neden bunları buraya bu kadar yazıyorum ki demiyo değilim. bi yandan da biliyorum.
evet çok soğuk yapılı bi insan olmama rağmen insanların en çok beni sevmesini isteyecek biriyim ben! (insan olduğumu bu kadar vurgulamam?)

ve birisi vardı bi zamanlar.. insanlara değer vermeden onlardan bişey bekleyemezsin! bu doğru değil ve olmazda öyle şeyler sıklıkla demişti. haklı olduğunu o zamanda biliyodum tabii.
şimdide biliyorum. ama değişen bişey olmadığını da görebiliyorum.

sonra sanki farkedermiş gibi oluyorum neyin ne olduğunun. ben onu sevmiyorum o beni sevsin ama beni sevsin istiyorum.
sonrada sanki yine de öyle değilmiş gibi geliyo işte.

saçmalamanın bide bu boyutu var. bu sevimsiz saçmalamak. istediğim saçmalamak bu değil. o eğlenmek.

bişeyler daha yazıcakmışımda unutmuşum kafam dapılmış gibi bişeyler bide.
her gün geçte olsa gittiğin o yerde bugün gitmiyicem! evet. dediğin gün o dönemin en önemli quiz'inin yapılması?

dün "eskilere" uğramak! eskileri çok özlemiş olmak!
neden eski sanki diye düşünmek.. eski olmasınlar.

çok güldüm ben dün. evet.

yeni insanlar lazım bana mesela. eğlenceli insanlar. ya da o 3 kişinin -ki proje gibi yaklaşıyo olmam onlara- biraz dışarıya açılması gerek. sonsuza kadar saçmalarız o zaman. işte o zaman kimse "sessizsin?" demez. sus derler.
son günlerde çok sık düşünüyorum çünkü bişeylerin artık sıktığını. tahammül sınırlarında dolaştığımı düşünüyorum. kötü.
bana beni konuşturabilicek insanlar gerekmiş ama onları bulamıyomuşum gibi geliyo mesela.
bulamamak.. korkutucu.

o seslerin susması gerek!




bide bazı insanlar var ki!

çok patavatsızlar!

13.1.10

senenin ilk yazısı ve ilk mim'im :)



Ness'in Yeri masaüstü mim'i göndermiş :) bi kaç gün önce toplamıştım bende dosyalarımı.. eski halini özlemek aslında..

evet.






:)